GİRİŞ

Türkiye’deki yazılı basının büyük çoğunluğunu (%91,3) yerelde faaliyet gösteren medya kurumları oluşturuyor (TÜİK, 2019). İletişim, haber alma/verme ve ifade özgürlüğünün yerel ölçekteki temel uygulayıcıları olarak,  bu medya kuruluşları aynı zamanda yerelde demokrasi ve insan haklarının denetimi açısından da kilit bir rol oynuyor  (Gezgin 2007; Girgin, 2007). Yerelde idareciler ile halk arasındaki iletişimi sağlayan yerel basın (Güreli, 2007), kamu hizmetlerinin doğru şekilde halka duyurulması ve halkın taleplerinin kamu mercilerine aktarılmasını sağlayarak iki yönlü denetleme işlevi üstleniyor (Arslan & Arslan, 2016). Bu bakımdan, yerelde hem yönetici hem de yönetilenlere o şehre/bölgeye özel siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişimleri aktaran yerel basın aslında yereldeki toplumsal dinamikleri yansıtan bir ayna görevi görüyor (Gezgin, 2007). 

Yerel medyanın toplumsal dinamikleri yansıtma açısından taşıdığı bu misyon yıllar içinde ülkedeki değişen siyasi ve ekonomik koşullar altında gösterdiği dönüşüm ve gelişim sürecinde de gözlemlenebiliyor. Türkiye’de yerel basının kökeni tanzimat döneminde kurulan ilk vilayet gazetelerine dayanıyor (Erinç, 2007). Kurtuluş savaşı döneminde milli mücadelenin sürdürülebilmesi açısından hayati önem kazanan bu gazeteler, cumhuriyetinin kuruluşuyla birlikte yeniden yapılanarak dönemin siyasi, ekonomik ve sosyal devrimlerini yerele aktaran köprü görevini üstlendi (Gündüz, 2007). Özellikle çok partili dönemin başlangıcından itibaren yerel basının hem kurum sayısı hem de yayın kapasitesi açısından  gösterdiği gelişim (Uçak ve Erkal, 2019), 1960 ve 1980 darbelerinden sonra basın üzerindeki siyasi baskıların artması ile sekteye uğradı (Erdem, 2007). Ancak, 1980 sonrasında yeniden demokratikleşme süreci ve liberal ekonomi politikalarının etkisiyle medya sektörünün ticarileşmesi yerel basında da hem kurumsal hem de finansal bir dönüşüm başlattı (Uçak ve Erkal, 2019).  Sektöre giren yeni finansal aktörler ve değişen medya sahipliği ile birlikte 80 ve 90’lı yıllarda yerel basın kuruluşlarının yayın kapasitesi ve bölgesel hakimiyeti güçlenirken, bu yıllarda ilk kez kurulan yerel televizyon ve radyo kanalları yerel medyanın etki alanını daha da genişletti (Demirkent, 2007). 2000’li yılların başından itibaren hayatımıza giren yeni iletişim teknolojileri ve online platformlar yaygın medyada olduğu gibi yerel medyada da yayın mecraları ve haber üretim dinamikleri açısından köklü bir değişime yol açtı (Gürcan & Bekiroğlu, 2007). Bu süreçte, yerelde yazılı veya görsel işitsel mecralar üzerinden yayın yapan pek çok yerel kurumu web siteleri üzerinden dijital yayına geçerken, diğer bir yandan yerel ölçekte yayın yapan yeni dijital haber platformları oluşmaya başladı  (Değirmencioğlu, 2011).  Günümüzde ise hem yazılı, hem görsel işitsel hem de dijital mecralar üzerinden yayın kapasitesine ulaşan yerel medya kurumları hem haber üretimi hem kurum sayısı hem de etki alanı açısından medya sektörü içerisinde önemli bir yere sahip (Gezgin 2007; Değirmencioğlu, 2011;TÜİK, 2019).

Sektör içerisindeki geniş kapsamı ve yerelde demokrasi açısından taşıdığı bu kritik öneme rağmen yerel medyanın sorunları basın özgürlüğü tartışmalarında genellikle ulusal ve alternatif medyada yaşanan problemlerin  gölgesinde kalıyor. Ancak son dönemde yayınlanan araştırmalar (IPI,2019), artan siyasi ve ekonomik baskılarla ilişkili olarak yerel medya kurumlarının sayılarında ciddi bir düşüş olduğu ortaya koyuyor. Ulusal ölçekte gerileyen ekonomik koşullar ve medya sektöründe yaşanan finansal daralma, yerel medyada kurumsal sürdürülebilirliğin önündeki en temel engelleri oluşturuyor. (IPI,2019; Arslan&Arslan,2016). Özellikle pandemi etkisiyle daha da ağırlaşan ekonomik şartlar sebebiyle yereldeki pek çok kurum bütçe yetersizliği veya finansal problemlerle ilişki olarak kapasite küçültme veya yayından tamamen çekilme kararı alıyor (IPI, 2021) . Diğer bir yandan, yayın lisansı iptalleri, para cezaları ve kapatma kararları üzerinden  basın üzerinde gittikçe artan siyasi baskılar yerel medyada kurumlarının hem ekonomik hem de editöryel açıdan sürdürülebilirliğini tehdit ediyor (IPI, 2021).

Bunların yanı sıra, yerel medyanın yıllardır süre gelen pek çok kemikleşmiş yapısal sorunu bulunuyor. Ulusal medya kurumlarına kıyasla yerel medya kuruluşlarının daha kısıtlı finansal kaynaklara sahip olması yerel yayınların gelişimini olumsuz etkiliyor (Gezgin, 2007). Yerel medya kuruluşlarının resmi ilan gelirleri ve basılı yayınlardan elde edilen tiraja dayalı az ve düzensiz finansal kaynakları yerel kurumların teknik donanım, baskı & dağıtım ve istihdam açısından kısıtlı kalmasına yol açıyor (Dalgalıdere & Çelik, 2014). Özellikle buna bağlı olarak yetersiz kalan personel sayısı ve kalifiye eleman istihdamında yaşanan zorluklar yerel yayınların hem kapsam hem içerik ve hem de ulaşılabilirlik açısından kapasitesini düşürüyor (Gezgin, 2007; Nalcıoğlu, 2007).  Bu zorlu koşullar altında, yerel medyada çalışan gazetecilerin çoğu işsizlik, yetersiz maaş, sözleşme ve sosyal güvence eksikliği, orantısız mesai gibi ağır çalışma koşulları ve diğer pek çok teknik ve mesleki imkansızlıkla karşı karşıya kalıyor. (MEDAR, 2020; IPI,2019).

Yaşanan bu sorunlara rağmen, Türkiye’de yerel medyanın güncel koşullarını ortaya koyan kapsamlı bir durum tespit  çalışması bulunmuyor. Bu bakımdan, Türkiye’de yerel medyaya dair temel verileri oluşturan kurum sayısı, yayın mecraları ve türleri, yayın periyod ve içerikleri, yerelde çalışan gazeteci sayısı gibi demografik özelliklere dair bilinenler kısıtlı kalıyor. Bu eksiklikten yola çıkarak, Yerel Medya Veri Tabanı Araştırma projesi ile, Türkiye’de yerel medyanın güncel koşullarını inceleyen kapsamlı bir durum tespit ve izleme araştırması gerçekleştirdik. Türkiye’de yerel medyayı odağa alan ilk census araştırmasını oluşturan bu çalışmada,  81 ilde faaliyet gösteren tüm yerel kurumları ve bu kurumlara dair temel demografik verileri tespit etmeyi hedefledik. Temmuz 2021 ve Şubat 2022 tarihleri arasında 8 ay boyunca yürütülen proje kapsamında yöntem olarak birbirini destekleyen ve iki etaptan oluşan karma bir araştırma metodolojisi uygulandı. İlk etapta, Türkiye’deki yerel medya uzayına dair referans teşkil eden mevcut kurumların saptanması için güncelde var olan tüm veritabanları ve basın listeleri incelendi, il bazlı özel web taramaları yürütüldü. Yürütülen bu detaylı masa başı tarama sonucunda  yerel medyada faaliyet gösteren 3240 yerel kurum olduğu belirlendi. Araştırmanın ikinci etabında ise masa başı tarama esnasında elde edilen verilerin teyidi ve taramada ulaşılamayan verilerin toplanması için kapsamlı bir saha araştırması yürütüldü ve 1222 yerel medya kurumu ile anket gerçekleştirildi. Proje kapsamında ulaşılan tüm veriler analiz edildi ve ulaşılan bulgular  doğrultusunda Türkiye’de yerel medyanın güncel durumunu ve demografik profilini ortaya koyan  “Yerel Medya Veri Tabanı Araştırma Raporu” oluşturuldu. Yürüttüğümüz bu çalışma ile, yerel medya kurumlarının içinden geçtiği hayatta kalma mücadelesini ve yerelde basın özgürlüğü önündeki engellerin görünürlük kazanmasını amaçlıyoruz.